Amerika Gezi Notları -4-
Las Vegas Gezi Notları
San Diago’dan buraya gelişim yaklaşık 9 saat sürdü. Bileti Greyhound firmasından almıştım ama kesinlikle önermiyorum, başka firma bulursanız onu tercih edin. Arada bir şehirde durduk ve otobüsün değişeceğini söylediler. Tabi aldığınız bilette herhangi bir koltuk numarası yazmadığı için yeni otobüse ilk kim geliyorsa o biniyor. Otobüsün de yarısından çoğu doluydu ve ben bu otobüse binemeyip sonraki geleni bekledim. Çok saçma bir sistem. Amerika’da toplu taşıma ile kara yolu ulaşımının kötü olduğunu duymuştum ama bu kadar da beklemiyordum. Neyse Las Vegas’a indim ve ayarladığım hostel’e doğru gidiyorum. Hostel gecelik 17 usd ve kahvaltı dahil. Buraya gelip de hostelde kalınır mı demeyin çünkü tekim ve hostelde yanıma bir arkadaş bulabilirim.
Not: Las Vegas’da kredi kartı kullanımına dikkat edin. Gezimi bitirip, Türkiye’ye döndükten 2 ay sonra kartımdan 1.200 USD lik bir harcama yapıldı. Bankaya itiraz ederek bu parayı ödemekten kurtuldum. Bu olayın detayları ve yurt dışında kredi kartı kullanımı için linki inceleyin derim.
Otelde kalmak isteyenler için biraz bilgi vereyim. Otel bulma sitelerinden Las Vegas için gecelik 15-20 usd ye güzel oteller görebilirsiniz. Ama bu 20 usd lik otele muhtemelen 15-20 usd şehir vergisi ve aynı tutarlarda hizmet ücreti eklenebilir. Yani 15-20 usd diye gördüğünüz otel birden 50-60 usd olabilir. Rezervasyon yaparken bu detayı atlamayın derim.
Hostelde biraz dinlendikten sonra odaya çantasıyla benim gibi tek gezen Fransız bir kız girdi. Muhabbet iyi gidince çıkıp Las Vegas’ı beraber gezmeye başladık. Vegas’ın en önemli yerlerinden biri The Strip denilen Bulvar diğeri ise Fermont Street. Biz önce Fermont Street’e gidiyoruz.
Benim gibi arabasızsanız belediye otobüslerini kullanabilirsiniz. 24 saat geçerli otobüs kartı 15 usd. İstediğiniz kadar binebiliyorsunuz ama rakam bence gereksiz yüksek. Aynı kartın 3 gün için olanıysa 40 usd. Bizim kaldığımız hostel bu iki önemli bölgenin tam ortasında olduğu için 45 dakikalık yürümeyle her ikisine de gidilebiliyor. O sebeple belediye otobüsü için bilet almadık. Ama hava sıcak olursa yürümeniz pek mümkün değil çünkü bahsettiğim sıcak, bildiğiniz çöl sıcağıdır. Ben oradayken aşırı sıcak olmasa da öğlen saatlerinde güneşte yürümek pek eğlenceli değildi.
Fermont Street yaklaşık 500 mt lik bir cadde. Her köşede farklı bir sokak sanatçısı ya da konser verilen bir yer görmeniz mümkün. Neredeyse çırılçıplak kız ya da erkekleri de görebilirsiniz. Kızlar hemşire ya da rahibe kılığında erkekler ise kimi tarzan kimisi sadece önünde bir yaprakla giyinmiş durumdalar. Gidip fotoğraf çekinirseniz 1-2 usd veriyorsunuz, onların da geçim kaynağı bu. Yine bu cadde üstünde ufak konser verilen yerler de var. Anladığım kadarıyla her akşam bu böyle. Ve tabi hepsi ücretsiz.
Caddenin bir diğer özelliği de her tarafın Led, LCD, lamba, lazer ve benzeri ışık veren kaynaklarla cıvıl cıvıl olması. O kadar çok ışık var ki gece olduğu halde her yer gündüz gibi görünüyor. Ama eğlenceli bir yer. Farklı gün ve akşamlarda tekrar gelinebilir.
O gün yoldan geldiğimiz için yorgunduk ve gece fazla takılmadan hostele gittik. Yol üstündeki bir hamburgercide 7 usd ye kişi başı birer menü alıp karnımızı da doyurduk.
Ertesi gün hostelin yanındaki büyük otelin havuzunu kullanmaya gittik. Çünkü hostel ile anlaşmalı ve bize ücretsiz. Otelin 8. Katında ve açık havada olması da ayrı bir güzel. Orada vakit geçirip eğlendikten sonra meşhur The Strip caddesine doğru yola koyulduk. Yanlış hatırlamıyorsam bizim hostele 4 km mesafede ama sohbet ede ede yol bitiyor.
Bu cadde üstünde sağlı sollu bir sürü otel mevcut. Kimisinin içinde, kimisinin önünde eğlenceli atraksiyonlar var. Hiç şu otele gidin, aman bunu da görmeden gelmeyin gibi şeyler yazmayacağım. Buraya en az bir tam gün ya da duruma göre iki gün ayırıp rahat rahat gezin derim. Sevdiğiniz ya da illa ki gitmek istediğiniz bir otel var ise otellerin bulunduğu haritaya buradan ulaşabilirsiniz.
Eğer gitmek istediğiniz ücretli bir gösteri ya da şov varsa yine bu cadde üstünde indirimli bilet satan kişi yada ufak kiosklar var. Bazı durumlarda normal biletten %70 daha ucuza bilet bulabilirsiniz. O da şundan kaynaklanıyor; mesela gösteri için arka taraftaki koltuklar boş kaldı ve şovun başlamasına da yarım saat var. Bu gibi durumlarda koltuklar boşa gitmesin diye çok ucuza bilet bulunabiliyor. Amerika zaten umduğumdan pahalı bir yer çıktığı için bu tarz gösterilere ekstra para harcamak istemedim ve bir otelin içindeyken elimize tutuşturulan ücretsiz giriş kuponlarıyla oradaki gece kulübüne gittik. Sonra orası senin burası benim nerede ücretsiz giriş bulduysak daldık içeri.
Eğer Las Vegas’a gelmek ve TV’lerde gördüğünüz o havuz partilerine katılmak istiyorsanız genel itibariyle bu tip şeyler hafta sonları oluyor. Planlamanızı ona göre yapın derim. Tabi unutmayın bu seferde hafta sonları oteller daha pahalı olacaktır.
Burada tanıştığım bir, iki lokal insan Vegas’ın Amerika’daki en ucuz yerlerden biri olduğunu söyledi. Çok düşük rakamlara ev alınabiliyormuş. Ama gördüğüm kadarıyla şehirde kumar ve eğlence dışında pek de iş yapılacak bir dal yok. Ve çölün ortasında bir yer olunca insan gelip burada ne yapar ki diye düşünmeden kendini alamıyor.
Birde şu meşhur laf vardır “günahlar şehri” Las Vegas diye. Bence bunu diyen Bangkok’a gitmemiştir. Bangkok’dan büyük günah şehri henüz görmedim. Vegas’ın tek farkı kumarhanelere sahip olmasıdır.
Vegas çevresinde birkaç tane büyük outlet mağazaları var ama bende araç olmadığı için oralara gidemedim. İşin aslı alışveriş tarafını biraz da New York’a bırakmak istedim. Amerika’da alışveriş hakkında yazdığım yazıya buradan ulaşabilirsiniz.
Kumarhanelerin kalbine gelip bir black jack oynamadan olmazdı. Ama her yerde minimum pul bedeli 5 usd den başlıyor. 1 usd lik oynatan yerler çok çok az. Tabi bahsettiğim black jack bildiğin gerçek, calı canlı masa oyunu, bilgisayar ya da kollu makine değil. The Strip caddesinin başında ve solda kalan bir otelin girişinde 1 usd ye black jack oynayabiliyorsunuz. Ama talep çok olduğu için boş masa bulmak zor. Filmlerde gördüğünüz o kumar oynama heyecanını ufakta olsa yaşamak isterseniz deneyin derim. Ben 10 usd lik pul aldım. Yavaş yavaş onu 45 usd ye kadar çıkarttım. Yaklaşık 2 saat oynadıktan sonra para hiç artmadığı için oyun çok sıkıcı olmaya başladı. Sonra tek seferde hepsini yatırdım ve kaybettim :) Ama oyun oynarken ne içerseniz için ücretsiz. Hatta tost vs söyleyenlerde oluyor. Yani 10 usd verip hem oyun keyfini alabilir hem de istediğinizi içebilirsiniz. Eğlenceli.
Şimdi bu yazdıklarımızı video ile destekleyelim :)
Grand Canyon
Sabah Büyük Kanyon’a gideceğim. Dün internet üzerinden on-line olarak bir tur satın aldım. Vegas merkezden sabah saat 6 da alıp akşam geri getiriyor. Önce Hoover Dam köprüsünde kısa bir mola veriyor sonra Büyük Kanyon South Rim tarafına gidiyor. Bir de West Rim tarafı var ama South tarafının daha güzel olduğunu duyduğum için orayı tercih ettim. Ücret ise her şey dahil 80 USD. Sorunsuz bir turdu ve benim bulabildiğim en hesaplısıydı. Böyle bir tur almak isterseniz buradan on-line olarak benim gibi rezervasyon yaptırabilirsiniz.
Kanyonun o heybetini görünce harbiden büyükmüş diyorsunuz. 5-6 tane farklı izleme noktası var ve hepsini gezmek lazım. Ama turla gidildiği için öyle 2-3 saat geçiremiyorsunuz. Yanlış hatırlamıyorsam burası için sadece 1 saat süreniz vardı. Tura tek katılmıştım. Fotoğraf çekinirken Karen’le tanıştım. O da arabasıyla tek başına gelmiş. Muhabbet iyi gidince turdan ayrılıp Karen’le yola devam ettim. İyi ki de öyle yapmışım çünkü altta gördüğünüz fotoğrafın çekildiği yere beni o götürdü. Turla devam etseydim muhtemelen oraya gidecek vaktim olmazdı.
Las Vegas’a ya da yakınlarına yolunuz düşerse Büyük Kanyon’a gelmeye çalışın derim. Belki en az bir gününüz gidecek ama bence değer. Alttaki videoda baya yer verdim. Görüp kendiniz karar verin.
Diğer bir sürpriz ise normalde Vegas’dan San Francisco’ya otobüs ile geçecektim. O sırada Seattle’a 140 usd ye uçak bileti bulunca ertesi sabah için hiç düşünmeden direk bileti aldım. Orayı da görür sonra karayoluyla San Francisco’ya kadar bir şekilde inerim dedim. Ama en ufak bir araştırma bile yapmadım :) Neyse uçak biletini aldım ama Seattle’da bir tane bile hostel yokmuş. İnternetten ne kadar aradıysam da bir şey bulamadım. Otel fiyatları ise benim için çok yüksekti. Gecelik minimum 100 usd civarı. Yana yakıla Couchsurfingden beni misafir edecek birilerini bulmaya çalıştım. Son anda birini buldum, gel ben de kalırsın dedi ama adresi alamadan Seattle uçağına bindim. Videoyu izleyin sonra linkten devam edelim.
Seattle Gezi Notları
Uçaktan indim ama nerede kalacağım henüz belli değil. Çünkü Seattle’da hostel bulamadım, muhtemelen de yok. Otellerde çok pahalı olduğu için rezervasyon yapmadım. Son anda couchsurfing’den birini buldum, abi gel bende kal dedi ama adresi alamadan uçağa binmiştim. Allah’tan havaalanından çıkmadan bulduğum arkadaş Abdullah, adresini sms attı şimdi oraya gidiyorum.
Ev nasıl çıktı, kim var kim yoktu videodan devam edelim.
Abdullah sağ olsun geldi beni metro durağından aldı ve evine geçtik. Evde kız arkadaşı ve Suudi Arabistanlı Moaiad vardı. Hepsi birbirinden güzel insanlar. Seattle’da geçirdiğim o güzel 5 günü, Abdullah’ın misafirperverliğini nasıl anlatırım bilemiyorum.
Eve yerleştikten sonra beraber bir yemek yedik ve tek başıma dışarıyı gezmeye çıktım. Ev zaten tam merkezde olduğu için neredeyse yürüyerek her yere gidiliyor. Burası Los Angeles’a göre daha bir hareketli, sokakları daha bir insan dolu ve anladığım kadarıyla bir tık daha kaliteli gibi. Ama tabi pahalılık konusunda her şey aynı devam ediyor.
Sağda solda ne var ne yok, nasıl bir yer biraz kavradıktan sonra eve geri döndüm.
Abdullah’ın işleri bitince dışarı çıkıp beraber gezmeye başladık. Merkezde bulunan ve Amerika’nın halen faaliyet gösteren en eski pazarı Pike Place Market’e geçtik. Burası en turistik yerlerden biri. İçeride hem giyim hem yiyecek ne ararsanız var gibi. Ama en dikkat çekici yanı içeride balık satan bir dükkan var. Özelliği almak istediğiniz balığı tezgah başındaki satıcıya gösteriyorsunuz o da balığı alıp kasadaki adama atıyor. Eğer adam balığı tutamazsa balık kaç liralık olursa olsun bedavaya alıyorsunuz. Eğer adam tutabilirse normal parası neyse onu ödüyorsunuz. Bu atraksiyonun adına da “uçan balık” demişler. Tabi bu olay çok acayip ün saldığı için tezgahın önü her daim kalabalık. Ama tabi eğlenceli bir kalabalık :)
Buradan çıktığınızda hemen 50 mt solunda dünyada açılan ilk Starbucks dükkanını görebilirsiniz. Logosu ve iç dizaynı tamamen eskisi gibi bırakılmış. İşin gerçeği ilk dükkan 1971 de bir blok ötede açılmış ama sonra buraya taşınmış. Bir kahve alayım derseniz çok fazla beklemeniz gerekiyor. Yine burası da çok ün saldığı için her daim kuyruk var.
Yine burarla yakın olan Sakız Duvarı(Gum Wall) çok eğlenceli bir yer. Bu duvar için bir sürü şehir efsanesi olsa da işin aslı şöyleymiş; daha önce burada bir tiyatro salonu varmış ve içeri girenler sıra beklerken ağızlarında sakızla girmemek için duvara yapıştırmaya başlamışlar. Sonraları duvar renkli bir hal alınca sakızları daha da bir şekilli yapıştırmışlar. Sonra iş almış başını gitmiş :)
Daha sonra Seattle’ın simgesini haline gelmiş ve altta fotosunu gördüğünüz kulenin oraya gittik. Çevresindeki park, bahçe ne varsa gezdik. Düzgün, güzel, nezih, yeşilliği, ağacı bol güzel yerler.
Daha sonra yine bu altta gördüğünüz manzara için Kerry Park’a geçtik. Buraya da vakit ayırıp gelin derim. Dingin sakin bir yer ve güzel bir şehir manzarası var.
Ertesi gün Abdullah ve Angelica’yla biraz yüzmek için göl kenarına gittik. Dalından böğürtlen koparıp ufak bir piknik havasında geçti. Taa Amerika’lara gelip Seattle’da böyle bir ortam yaşayacağım hiç aklıma gelmezdi. Hayat bu işte ne göstereceği belli olmuyor.
Daha sonra Fermont Troll denilen köprü altındaki heykele gittik. Baya enteresan yerler. Adamların sanata bakışları gerçekten bir başka. Zaman zaman bu heykelin önünde etkinlikler düzenleniyor, kafalarına göre heykeli boyuyorlarmış. Seattle’a gelip de buraya uğramamak olmaz derim.
Genel itibariyle gündüzlerimi böyle şehri gezerek geçirdim. Bazen Abdullah’la beraber bazen onun arkadaşlarıyla gezdik, eğlendik durduk. Akşamları ise Seattle baya hareketli bir yer. Tabi yine gece 02:00 oldu mu her yer kapanıyor. Kapandıktan sonra da yine dışarıda takılmaya devam ediyorlar. Gece hayatının döndüğü yerler Pine ve Pike Street civarları.
Mekanlar genel itibariyle Los Angeles gibi bir sırtçantalıya pahalı gelecek yerler. Özellikle hafta sonları çoğu mekana giriş ücretli ve ortalama 10-20 usd arası. Genç popülasyon hayli fazla ve insanlar mekanlarda olduğu kadar sokak ve caddelerde de eğleniyor. Ayak üstü takılıp sağı solu izleseniz, gelip geçen tuhaf arabalara baksanız bile eğlenceli vakit geçirirsiniz. Abdullah buralara hakim olduğu için akşamları nereye gideceğimi düşünmeden onun sayesinde gezdik, eğlendik.
Seattle’ın diğer dikkatimi çeken bir yanı da şehirde baya eşcinsel var. Hani yani az buz değil. Ama her kes kendi halinde. Bu tip konuları fazlasıyla aştıkları için kimsenin kimseye karıştığı ya da tuhaf baktığı bile yok. Yani en azından benim gördüğüm öyleydi.
Son olarak eğer Jimi Hendrix hayranıysanız merkezde Pine street üstünde adamın sağlam bir heykelini dikmişler. Oraya da bir uğrayabilir sonrada buraya çok yakın ve enteresan ismiyle kafalara kazınacak olan Dick’s Burger’de güzel bir hamburger yiyebilirsiniz.
Seattle’da süper ötesi bir 5 gün geçirdikten sonra San Francisco’ya otobüs ile geçeceğim. Bilet 125 USD. Evet çok pahalı. Böyle rotasız, plansız gezince maalesef son dakika biletleri çok pahalıya kaçabiliyor. Uçak biletleri ise minimum 250 usd olduğu için mecburen otobüsü seçtim. Normal şartlarda yol 22 saat sürmesi gerekirken aksaklıklar yüzünden 27 saate gidebildim. Neyse linkten devam edelim.
Amerika Gezi Notları -5- San Francisco
Amerika Alışveriş Rehberi
Güney amerikada serisinden sonra amerikayıda çok severek okudum çok teşekkür ediyorum bizimle paylaştığın ve bilgilendirdiğin için :)) Kanyonda kamp kurmak ve rafting yapmak için belge/izin mi almak lazım ? Birde ortalama bir amerikada tatilinin günlük harcama kaç olur ?
Rica ederim. Kanyon civari da karavanla takilanlar vardi. Ama hic sormadim nasil yapilir, kac liradir diye.
Teşekkürler :)) bi sorum daha olacak Filipinler için günlük 100 tl yeterli demiştiniz amerika için kaç tl yeterlidir günlük ?
Mehmet’in izni ile Kanyon ile ilgili bilgiyi biz paylasalim istedik. Buyuk Kanyon’da bazi yuruyus yollari ve o yol uzerinde kamp yapmak ayrica rafting yapmak icin izin gerekiyor. Hangi yuruyus yolu, hangi bolgeden rafting yapabileceginizi web sayfalarindan aciklamislar. Biz de Buyuk Kanyon yazimizda bu linklere yer verdik…Yazinin en alt bolumune dogru rafting ve kamping ile ilgili izin alinacak bilgilerin oldugu web sayfalarini bulabilirsiniz.
http://ayferonurseyahatnamesi.com/k-amerika/abd/grand-canyon-gezi-rehberi.html#more-4395
Merhabalar,
Önümüzdeki hafta Seattle’a gideceğim eğitim için. Kalan 2-3 günlük vaktimde de gezmek istiyorum. Araştırırken tesadüfen blogunuza denk geldim. :) Ulaşım olayını nasıl hallettiniz bilgi verebilir misiniz? Merkeze 20 km uzakta bir yerde olacağım. Araba kiralamam şart mı yoksa otobüs/metro gibi toplu taşıma araçlarıyla veya taksilerle işimi görebilir miyim?
Ben sadece metro ve tramvay kullanmıştım.