Fareli Geceler
Panama’nın Bastimentos adasındayım. Hava çok sıcak ama insanları ise buna ters olarak biraz soğuk. Klasik bir Karayipler adası. Adada yaşayanlar genelde siyahiler ve Karayip İngilizcesi konuşuyorlar. Turistleri de pek seven tipler değil. Kolay paraya alışmalar, varsa yoksa uyuşturucu. Neyse adanın en ucuz hosteline yerleştim, gecelik 7.5 usd. Resepsiyondaki Brezilyalı çocukla biraz muhabbet edince benim için 6 kişilik odada bir yatak ayarladı ama odada benden başka kimse yok. Gelen diğer kişileri de başka odalara alıyor. Yani özel oda gibi kullanıyorum. Odada bir tane de fan var, çalıştırıyorum onu ohh miss. Gezi yazılarımı düzenleyeceğim zaman böyle tek kalmayı tercih ediyorum. Hostelin manzarası güzel, denize 20 metre, her taraf muz ağaçları, palmiyeler ve hamakla dolu. Görünürde her şey güzel ama gece olunca işler değişiyor.
Hostel komple ahşap. Adanın geneli neredeyse hep ormanlık olduğu için de her türlü sürüngen ya da böcekle karşılaşmak mümkün. Gece olunca hamam böcekleri hosteli istila ediyor. Özellikle mutfağa gittiğinde ışığı yakmasan bile seslerini duyuyorsun. O derece evrim geçirmişler. Işığı açarsan eğer papatyanın açılması gibi birden her tarafa dağılıyorlar. Mutfak zaten komple açık olduğu için dışarıdan her şey içeri girebiliyor. Normalde böceklerden tiksinirim ama geziye çıkınca bu tip şeylerin üstesinden gelebiliyorum, görmezden geliyorum onları. Ama bu hosteldeki problem sadece böcek değil ufak bir kedi büyüklüğündeki fareler. Akşam 11 den sonra genelde herkes yatıyor ve dolayısıyla ışıklar sönüyor. Hemen peşine fareler sahneye çıkıyor. Ama öyle böyle fareler değil, şimdiye kadar bu kadar büyüklerini görmemiştim.
Akşam olunca hostelin diğer bir özelliği de sokak köpeklerine ev sahipliği yapması. Kapı her daim açık olduğu için hava kararınca köpekler hostele geliyor, mutfakta, ortak alanda takılıp insanların verdiği yiyeceklerle mutlu oluyorlar. Sonrada sabaha kadar hostel içindeki fareleri avlıyorlar. Evet böylesini de ilk defa gördüm.
Gece tuvaletim geliyor. Tuvalette dışarıda. Kaldığım odanın kapısını açtığım anda farelere takır takır sağa sola kaçıyor, kimisi ise önümden atlıyor. Hemen kapıyı geri kapatıyorum ki duymayayım, görmeyeyim diye. 1-2 Dakika bekleyip tekrar açıyorum bu sefer ses yok. Tuvalete gidene kadar bir 20-25 metre yürümek gerekiyor. Her taraf karanlık, telefonun ışığıyla gidiyorum. Köpekler boş durmamış, her gece bir kaç fareyi öldürüp kanlı, canlı ortalığa bırakıyorlar. Hostelin koridorları korku filmi gibi kan dolu, sonrasında da pert olmuş, neredeyse bir kedi büyüklüğünde fare görüyorsun. Arkadaş geri dönsem tuvaletim var mecbur gideceğim, fare koridorun ortasında yatıyor geçmek için üstünden atlamam lazım. Bakmak istemiyorum çünkü kan revan içinde. Tam geçerken canlanır falan, hepten manyak olurum derken mecburen gidiyorum tuvalete. Tabi tuvalete gitmekle bitmiyor bu seferde içerideki kurbağa/ları dışarı çıkarman lazım. Ormanlık alan diyorum ya, bir de ufak bir dere var o sebeple kurbağa da çok. Arkadaş kurbağa da çıkmıyor ki içeriden. Neredeyse kafam kadar. Işık yanınca geçiyor duvar dibine zıpzıp zıplamaya başlıyor. Olduğu yerde dakikalarca zıplıyor. Bekle ki dışarı çıksın. Tuvalet zaten bir metrekare o çıkmadan girmek pek mantıklı değil. Sabah olunca ise bakıyorum birileri fareleri almış ama ufak ufak kan izleri yine duruyor. Velhasıl abartısız her gecem bu şekilde geçti. Hostel sahibine söylüyorum böyle böyle diye, e burası ada, olur böyle şeyler diyor. Başka kalacak hostelde var ama pahalı, mecburen gündüzleri kafama göre çalışırım diye 6 gün burada kaldım. Kaldım ama şuan yazarken bile hala nasıl, niye orada kaldığımı bilemiyorum. Demek ki bunu da yaşamak gerekiyormuş.
Buradan sonra daha büyük bir ada olan Bocas Del Toro’ya geçtim. Orada bulduğum hostel ise gecelik 10 usd idi. Oda klimalı oh ne güzel derken. Gece bir kaşıntı tutmaya başladı. Yatakta bed bug denilen yatak böcekleri var. Göremiyorsun ama kaşıntısını biliyorum. Arkadaş dedim nedir benim bu çektiğim. Uyusam uyuyamıyorum. Tamam burada fare, hamamböceği ya da kurbağa yok ama yatak böceği onlardan daha beter. Neyse onlar tarafından daha fazla ısırılmadan diğer boş yatağa geçip zar zor biraz uyuyabildim. Sabah ilk iş başka hostel bakmak oldu. O sırada Selina Hostel’in önüne geldim. Hem oda bakacağım hem de Zapatilla adasına gitmek için tur. Tur yetkilisiyle konuşurken böyle gezdiğim, fotoğrafçı olduğum, video çektiğimden bahsettim. Kadın çok ilgilendi. Yaptığım işlere bakınca direkt, tamam biz sana ücretsiz oda ayarlayalım, hatta tur da ayarlayalım, sen de bize bir tane video çekersin. Arkadaş uykusuz geçen 1 haftadan sonra piyango çıkmış gibi oldu. Tamam dedim direk. Paylaşımlı bir oda beklerken hostelin en kral odasını verdiler. Hostel dediğime bakmayın Orta ve Güney Amerika’nın en büyük hosteli. Yanılmıyorsam 300 yatak kapasiteli. Bana verdikleri gibi lüks odaları da var. Odaya geçtim, kocaman bembeyaz çarşaflı bir yatak, yepyeni bir klima ve en önemlisi bana özel bir banyo. Odada size özel bir banyo olmasının ne demek olduğunu anlatmam gerçekten çok zor. Hele ki son bir haftada, her gece tuvalete fareler üzerinden atlayarak gittikten sonra böyle bir banyonun kıymeti üçe, beşe katlanıyor.
Bu altta gördüğünüz hostelde 3 gece kaldım. Ortak kullanım alanı, denize sıfır olması, her yer hamak dolu, tertemiz, müzik güzel, hava güzel, kral gibi bana özel ücretsiz kahvaltısı var, herkes bana ayrı bir ilgili, alaka gösteriyor, normalde 30 usd olan ada turuna iki gün beni ücretsiz götürüyorlar, yani orada kaldığım sürece bildiğiniz kralım.
Hazırladığım bu videoya ise bayıldılar. Diğer farklı turları için de çekmemi, yine beni misafir etmek istediklerini söylediler ama adadan sıkıldığım için daha fazla kalmak istemeyip, başkent Panama’ya geldim. Velhasıl 7 gece çektiğim sıkıntının mükafatı böyle güzel oldu.
vay be cok sabırlısınız hamamböcekleri ve farelerle !! imtihanınız epey zor olmuş hatta inanılmaz…tebrik ediyorum siizii !!! Bravo… :)) sevgiler
Yaşamış kadar oldum :)) teşekkürler
Rica ederim.